Okul Öncesi Dönemde Etkileşimli Öğrenme
Masalsı anlatıım yalnızca çocukların taşları öğrenmesini değil, satrancı bir oyundan çok daha fazlası olarak görmesini sağlar. Hayal gücü ve oyun yoluyla öğrenir, soyut kavramları ancak somutlaştırıldığında içselleştirir. Bu nedenle satranç gibi karmaşık kuralları olan bir oyunu, doğrudan öğretmek yerine taşları karakterleştirmek (örneğin "cesur vezir", "sabırlı piyon", "gizemli at") ve onları bir hikâye içinde canlandırmak, öğrenme sürecini hem anlamlı hem eğlenceli hale getirir.
- Satranç taşlarının özelliklerinin masallarla sunulması, çocukların sembolik düşünme, kategori oluşturma ve bağlantısal öğrenme becerilerini destekler.
- Hikâye kurgusu sayesinde taşların hareketleri neden-sonuç ilişkisi ile bağdaştırılır; bu da mantıksal akıl yürütme becerilerini artırır.
- Masallar çocukların duygusal dünyasına hitap eder. Taşların duygusal özellikler taşıyan karakterler olarak anlatılması (örneğin sabırlı piyon, sakin kale) çocuğun özdeşleşme kurmasını kolaylaştırır.
- Bu özdeşleşme, empati gelişimini ve duyguların fark edilmesini destekler.
- Grup ortamında hikâye anlatımı ve canlandırma, iletişim, dinleme, sıra bekleme ve grup içinde rol alma gibi sosyal becerileri güçlendirir.
- Masallar güçlü birer epizodik bellek öğesidir. Çocuk, hikâyede geçen olayları hatırladıkça satranç kurallarını da hatırlar.
- Bu yöntem sayesinde öğrenme yalnızca geçici bilgi aktarımı değil, anlamlı bir bütünlük içinde uzun vadeli bir kazanıma dönüşür.
- Satranç, bazı çocuklar için başlangıçta karmaşık ve sıkıcı görünebilir. Ancak oyun ve hikâye ögeleri içeren anlatım, satranca karşı merak ve motivasyon oluşturur.
- Özellikle dikkat süresi kısa olan çocuklarda masal yoluyla anlatım, dikkatin sürdürülebilirliğini sağlar.
Eğitim psikolojisi alanında yapılan bazı çalışmalar, soyut kavramların masallaştırılarak anlatılmasının çocukların kavram edinimi üzerindeki olumlu etkilerini göstermektedir. Nicolopoulou et al. (2006), hikâye anlatımı yoluyla verilen eğitimin okul öncesi çocuklarda hem dil gelişimini hem de problem çözme becerilerini artırdığını ortaya koymuştur.
Fleer (2011), Vygotsky’nin “oyun temelli öğrenme” yaklaşımının, masal anlatımıyla stratejik düşünme becerilerinin temellerinin atılabileceğini savunur.
Wason & Threlfall (1997), mantıksal düşünme becerilerinin erken yaşta sembolik anlatımlar aracılığıyla geliştirilebileceğini belirtir. Bu bağlamda satranç eğitimi masallarla verildiğinde çocukların zihinsel yapılandırmalarına uygun bir öğrenme platformu oluşur.
Masal temelli satranç eğitimi, MEB’in okul öncesi programlarında yer alan çoklu öğrenme ortamı ve oyunla öğrenme ilkeleriyle örtüşmektedir. Satranç taşlarının her biri bir karakter olarak tanıtıldığında, öğretmenler bunu; sınıf içi hikâye zamanı, drama ve rol canlandırma etkinlikleri, sanat çalışmaları (taş karakterlerini çizme/boyama) gibi etkinliklerle birleştirerek derinleştirebilir.