15 Haziran 2025
by Site Editörü
Yazdır
Eleştirel Düşünme
Eleştirel düşünme, bilgilerin doğruluğunu sorgulayarak(nedenlerle), onlardan anlam çıkarma sürecini kapsayan önemli bir üst düzey düşünme becerisidir. Üst düzeyli hedef davranış öğrencilere kazandırıldığından; öğrencilerde kavrama, analiz, sentez ve değerlendirme becerisi daha iyi gelişir ve böylece problem çözme becerisi ve alışkanlığı kazandırılır. Bu yaklaşım, çocukların sadece bilgi edinmelerini değil, bilgiyi değerlendirmelerini, yorumlamalarını, neden-sonuç ilişkisi kurmalarını ve sorgulayıcı bir zihinle düşünmelerini desteklemeye odaklanır.
Erken yaşlarda kazandırılan bilişsel beceriler, çocukların hayat boyu sürecek öğrenme serüveninde sağlam bir temel oluşturur. Eleştirel düşünme, çocukların sadece “ne” olduğunu değil, “neden” ve *“nasıl” olduğunu da sorgulayarak öğrenmelerini sağlar. Bu sayede birey, dış dünyaya karşı daha bilinçli, tutarlı ve çözüm odaklı bir bakış açısı geliştirir.
Eleştirel Düşünme ve Bilişsel Gelişim Odaklı Eğitim
Bu yaklaşım sayesinde çocuklar; sadece ezber bilgiyle değil, anlamlandırarak ve sorgulayarak öğrenen, bağımsız düşünebilen, yaratıcı ve çözüm üreten bireyler olarak yetişirler.
Sorgulama ve Merak Yeteneği Kazanır: Çocuklar, kendilerine sunulan bilgiyi pasif biçimde kabul etmez; onun arkasındaki nedenleri anlamaya çalışır ve kendi sorularını üretmeyi öğrenir.
Karar Verme ve Problem Çözme Becerileri Gelişir: Günlük yaşamda karşılaştıkları sorunları analiz etme, çözüm yolları üretme ve bu yollar arasında değerlendirme yaparak seçimde bulunma yetkinliği kazanırlar.
Mantıksal Düşünmeyi Öğrenir: Farklı olay ve durumlar arasında bağlantı kurma, sınıflandırma, karşılaştırma ve çıkarım yapma gibi temel zihinsel süreçleri kullanmayı öğrenirler.
Akıl Yürütme ve Sebep-Sonuç İlişkisi Kurar: Deneyimledikleri olayları sadece görmekle kalmaz, nedenlerini analiz ederek sonuçlarını tahmin edebilirler.
Duygusal Farkındalık ve Özdenetim Gelişir: Eleştirel düşünme yalnızca bilişsel değil, aynı zamanda duygusal farkındalık da kazandırır. Duygularını tanıyan çocuklar, daha kontrollü ve dengeli davranışlar sergiler.
Kendi Düşüncelerini İfade Etme ve Savunma Becerisi Kazanır: Fikirlerini gerekçelendirerek dile getirmeyi öğrenen çocuklar, başkalarının düşüncelerine de saygı duyarak çok yönlü iletişim kurmayı başarır.
Öz-düşünüm (Metabilişsel Farkındalık) Geliştirir: “Nasıl düşündüğünü düşünebilme” becerisi kazanır. Kendi öğrenme süreçlerini analiz etme ve geliştirme yetkinliği edinir.
Eleştirel Düşünmenin Temelleri ve Sınıf Uygulamaları
“İnsan doğası gereği düşünür. Ancak düşüncelerimizin çoğu gelişi güzel, taraflı ve çarpıtılmıştır.”
Sadece “doğru cevabı bilmek” değil, “neden doğru olduğunu sorgulamak”, hatta bazen “yanlışlardan da öğrenmek” bu becerinin temelini oluşturuyor. Bu cümlelerle başlayan Eleştirel Düşünme Kılavuzu, bizi rahatsız edecek kadar net bir gerçeğe işaret ediyor: Düşüncelerimizi yönlendirmezsek, onlar bizi sürükler. Eleştirel düşünme, işte tam bu noktada devreye girer.
Tanım olarak, eleştirel düşünme; düşünce sistemimizdeki yapıları, entelektüel standartlar çerçevesinde yönetme sürecidir. Bu süreçte şu beceriler öne çıkar:
- Sorulara net ve açık yanıtlar verebilmek,
- Varsayımların farkına varmak,
- Bilgiyi kanıtlarla desteklemek,
- Alternatif bakış açılarını değerlendirmek,
- Karmaşık sorunlara mantıklı çözümler üretmek.
Düşünmenin Temel Parçaları
Bir düşünceyi derinlemesine anlamak istiyorsak, onu sadece sonuçlarından değil, yapı taşlarından da analiz etmeliyiz. Eleştirel düşünme; düşünce sürecini parçalara ayırarak hem sorunun özünü görmemizi hem de çözüm yollarını daha mantıklı kurmamızı sağlar. Bu analiz, sekiz temel unsur etrafında şekillenir:
Amaçlar: Her düşüncenin bir hedefi vardır. Ne elde etmek istiyoruz? Hangi sorunu çözmeye çalışıyoruz? Bu sorular, düşünce sürecinin yönünü belirler.
Varsayımlar: Düşünürken genellikle bazı şeyleri "doğru" kabul ederiz. Ama bu varsayımlar nedir? Sorgulanabilir mi? Farkında olmadan üzerine inşa ettiğimiz bu ön kabuller, düşüncelerimizi yönlendirir.
Kavramlar: Her düşüncenin temelini bazı ana fikirler, teoriler veya tanımlar oluşturur. Kullanılan kavramlar net değilse, ortaya çıkan düşünce de bulanık olur.
Bilgi ve Veriler: Dayandığımız gerçekler, gözlemler ve deneyimler ne kadar sağlam? Düşüncelerimizin temel malzemesi olan bu bilgiler ne kadar güvenilir?
Çıkarımlar: Sahip olduğumuz bilgilerle hangi sonuçlara ulaşıyoruz? Bu sonuçlar mantıklı mı? Gerçekten verilere mi dayanıyor?
Bakış Açıları: Konuya sadece kendi perspektifimizden mi bakıyoruz? Alternatif görüşleri dikkate alıyor muyuz? Sağlıklı düşünce, farklı bakış açılarını anlamayı gerektirir.
İmalar ve Sonuçlar: Düşüncelerimiz hangi etkileri doğurur? Alınan kararlar uzun vadede ne tür sonuçlara yol açabilir?
Bu yapı taşlarıyla düşünmeye başladığımızda sorular da değişir:
“Ne oldu?” değil, “Neden oldu?”, “Nasıl olabilirdi?”, “Başka hangi yollar mümkün?”
İşte bu geçiş, yüzeysel bilgiyle yetinmek yerine, sorgulayan, anlamaya çalışan ve yapıcı çözümler üretebilen bireylerin yetişmesini sağlar.
Okul Öncesinden Başlayan Bir Eğitim Basamaklı Model
Eleştirel düşünme eğitimi yalnızca lise ya da üniversite düzeyinde başlamamalı. Aksine, çocukların sorgulama becerisi en erken yaşlarda gelişir. Bu anlayışla hazırlanan “Özel Pembe Panjur Anaokulu Okul Öncesi Eğitim Merkezi”nin Eleştirel Düşünme Eğitim Programı, çocuklara düşünmeyi öğretmenin değil, düşünmeyi deneyimletmenin yollarını sunuyor. Program, iki ana gelişim basamağına dayanıyor:
Bilgi Öncesi Dönem
Bu aşamada, çocuğun oyun ve gözlem yoluyla temel zihinsel becerileri geliştirmesi hedefleniyor. Etkinlikler aracılığıyla şu kazanımlar öne çıkar:
- Analoji kurma: Kavramlar arasında ilişki kurmayı öğrenirler.
- Absürtlükleri fark etme: Gerçek dışı ya da mantıksız olanı ayırt etmeye başlarlar.
- Yönerge izleme & mantık kullanma: Basit talimatlarla düşünme becerilerini geliştirirler.
- Benzerlik ve farklılıkları ayırt etme: Nesneleri, olayları veya fikirleri karşılaştırmayı öğrenirler.
Bu dönemde çocukların "neden yanlış düşündüğü" değil, neden düşündüğü önemlidir.
Bilgiye Hazırbulunuşluk Sonrası Dönem
Bu aşama, çocuğun artık daha yapılandırılmış kavramlarla düşünmeye başladığı dönemdir. Bloom’un taksonomisinden esinle:
- Bilgi edinme
- Kavrama
- Analiz
- Sentez
- Değerlendirme
adımlarında ilerlenir. Bu aşamada hedef, çocukların bilgiye sadece ulaşması değil, onu yeniden yapılandırmasıdır.
Programın en dikkat çekici yönü, “doğru cevabı vermek” yerine “soru sorabilen”, “varsayım üreten”, “yeni bakış açıları geliştirebilen” çocuklar yetiştirmeyi öncelikli kılmasıdır. Hatta çocukların yanlış fikir üretmesi bile teşvik edilir, çünkü bu onların düşünmeye cesaret ettiklerinin göstergesidir.
Marzano ile Bilişsel Derinlik Öğrenmenin Dönüşümü
Üçüncü kaynağımız olan “Eleştirel Düşünme – Marzano Taksonomisi” ise öğrenme süreçlerini katmanlı bir şekilde ele alıyor. Özellikle şu beş süreç dikkat çekiyor:
Karşılaştırma: Benzerlik ve farkların ayıklanması
Sınıflandırma: Kavramların anlamlı gruplara ayrılması
Hata Analizi: Akıl yürütmedeki çelişkilerin ayıklanması
Genelleme: İlkelere ulaşmak
Özelleştirme: İlkenin yeni durumlara uygulanması
Bu becerilerle öğrenciler yalnızca bilgiyi öğrenmez, onu dönüştürür ve yeniden üretir.
Niçin Eleştirel Düşünme?
İnsan olmanın temel özelliklerinden biri düşünmektir. Hepimiz, her gün birçok konuda düşünür, karar verir, yorum yaparız. Ancak bu düşünme süreçleri kendi haline bırakıldığında çoğu zaman:
Önyargılı
Bilgiye dayanmayan
Çarpıtılmış
Taraflı
Yüzeysel ve indirgemeci
bir şekilde işler.
İşte tam da bu nedenle yaşam kalitemiz, kararlarımız ve ilişkilerimiz — yani kısacası hayattaki tüm üretimimiz — düşünce kalitemizle doğrudan ilişkilidir. Düşünmede mükemmellik ise kendiliğinden ortaya çıkmaz. Ancak ona bilinçli ve sistemli yatırım yaparak ulaşılabilir.
Eleştirel düşünme, sadece ders başarılarını değil, bireyin karar verme gücünü, iletişim becerisini ve ahlaki duruşunu da geliştirir. Eleştirel düşünme; özgüven, esneklik ve iç görüyle bütünleştiğinde bireyin kendini tanıma ve toplumu dönüştürme aracına dönüşür.
Bu düşünce biçimi; yüksek standartlar, mantık, açıklık ve dürüstlük gerektirir. Aynı zamanda doğamız gereği sahip olduğumuz benmerkezci eğilimlerin farkında olarak, bunların üstesinden gelme kararlılığını da içinde barındırır.